"Enter"a basıp içeriğe geçin

Araf İnsanları

Araf; kayıp, nereye ait olduklarını bilmeyen; veya bilmek istemeyen ruhların bekleme salonu; parallel düzlemde nefes alınabilecek bir evrenin var olma olasığıdır.

Araf; nefes ile ölüm, sanal ile gerçek, geçmiş ile gelecek, iyi ile kötü,  hüzün ile sevinç, çükübik ile fikibok,  golgi aygıtı ile endoplazmik retikulum arasında kurulan köprüdür.

Arafın varlığının farkındalık düzeyi, bünyelerde hissedilmeye başlandığı an itibariyle nefes alınmaya başlanır. Ancak bünye daha önce nefes almaya alışkın olmadığından alınan ilk nefes ile birlikte ciğerler de yanmaya başlar.

Araf insanı, ciğerinin yanması pahasına düzenli olarak nefes almaya çalışan; kararsızlıkların, arada kalmışlıkların, hüzünlerin, depresif hallenmelerin insanıdır.

İş Ortamında Araf İnsanları:


“Kendi işimi kurup hayvan gibi para kazanıp elalemin ağız kokusunu çekmeyeyim.” VS “Az olsun,  garanti olsun. Uzun vadede kazanayım, kariyerde zirve yapayım.”
“Patron şirketinde hayvan gibi mevkim, makamım, maaşım olsun” VS “Profesyonel bir multinational deneyimiyle CV’mi cilalayayım.”

“Tutkularımın peşinden gidip başarılarım dergilere röportaj konusu olsun.” VS “Toplum nezdinde genel geçer normların bana çizdiği yolda ilerleyeyim.”

“İşi delege edeyim.” VS “Ulan bi saat anlatana kadar kendim yaparım”

“İş yemeğine Fatih’te Büryan yemeğe gidelim” VS “Premium bir mekanda Palamut Tataki veya Istakoz Graten yiyelim.”

“’Ağlamayana meme yok’ prensibi ile terfi istemek” VS “’Ağlayanı ağlatırlar’ prensibi ile kapının önüne konulmak”

“Toplantı ikramlarına abanmak” VS “Sağlıklı yaşam duruşu ile yeşil çaydan yürümek”

“Yapılan işi; havalı rakam, sunum ve videolarla paketlemek” VS “Yapılan işin niteliğine vakit ayırmak, iş ile ilgili gelen tüm soruları silahşör edasıyla cevaplamak”

“Sunumu Powerpoint’te hazırlamak” VS “Sunumu Keynote’ta hazırlamak”

“Business Class Lounge’unda hayvan gibi yemek” VS “Business Class kabininde uçuş esnasında yemek”

“’Pilli rimel ile Vizyoner Liderlik’ eğitimine gitmek” VS “’Golgi Aygıtları ile Takım Yönetimi’ eğitimine gitmek”

“Çalışma arkadaşının yüzünün ta ortasına beyzbol sopası ile vurmak” VS “Katma değerli geribildirim için teşekkür etmek”

“Üst kademeye yazılan maili n defa tekrar tekrar okumak” VS “ ‘Gönder’ tuşuna basmak”

“İş yemeğini yalnız veya kendinden daha alt pozisyonlardaki kişilerle yemek” VS
“Kariyer  hedefleri doğrultusunda yemeği fırsata dönüştürebileceği üst düzey ve / veya etkin biri ile yemek”

“İş yemeğine giderken aracı, ücreti mukabilinde valeye vermek” VS “Sırf tasarruf yapacağım diye aracı bir üst sokağa park edip hayvan gibi yürümek, kan ter içinde yemeğe gelmek”

“Kalabalık toplantılar esnasında network odaklı ayaküstü yalandan 787 kişi ile konuşmak” VS “Kalabalık toplantılar esnasında sevdiğin tanıdığın 3 Kişi ile adam gibi sohbet etmek”.

“Toplantıya gelirken elinde harita metod defter, şirketin yılbaşında verdiği ajanda, çakma Moleskine, altında çalışanın defterinden koparılmış A4 kağıt, kese kağıdı ile gelmek” VS “Sağda solda kolay bulunmayan, tercihen yurtdışından alınmış havalı ve profesyonel bir defter ile gelmek”

“Sunum esnasında İngilizce’nin Türkçe eylemlerle kombinasyonu ile şekillenen profesyonel bir dil kullanmak. (Feedback Vermek, Brief Vermek, Debrief Yapmak, Insight Toplamak, Aduket Çekmek, Off-Brief Kalmak,  To-the-Point Olmak, Pike Çekmek, Gelişine Vurmak,  vb.)” VS “Türk Sanat Musikisi Türkçe’si ile sunum yapmak”

“eMail’e: ‘Dear, Dude, Bro, Merhabalar, Aaaa Selam, Selam’ diyerek başlamak” VS “eMail’e: ‘Toprağam, Başkan, Patron, Abi, Hacı, Hafız, NeYaptın’ diyerek başlamak”

“Challenge adı altında konuşulanlara bok atmak, farklı olmak adına mutlaka alternatif bir şeyler söylemek” VS“Ulan şimdi challenge edersem ‘ağızıma s…çarlar, kapak olur’ deyip efendi efendi yerinde oturmak”

“İş ortamında Play Station, Xbox, veya Wii oynamak” VS “’Müdür bunlarla oynarken bizi görürse konsolleri g..tümüze sokar.’ stresini yaşamak”

“Expense yapmak” VS “’Koy g..tüne rahvan gitsin, kim uğraşacak şimdi bunu açıklamak ile en iyisi yapmayayım’ demek”

“Kariyer hikayesi tutkularla bezenmiş, heyecanlı bir o kadar da ilgi çekici zımni olarak hedefleri gözeten bireysel marka yaratmak” VS “Irgat gibi sadece Linkedin’in zorunlu alanlarını doldurmak ve beklemek”
 

“Hiç gerçek olduğunu sandığın bir rüya gördün mü? Ya o uykudan hiç uyanmasaydın rüya olduğunu nasıl anlayacaktın?” (Morpheus, The Matrix)

Devam Edecek

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir