Hayatının Lansmanı
Serkan (27) kıdemli pazarlama uzmanı. ‘İşi ver, unut!’ adamlarından. Orta sahada gereksiz röveşata çekmeyip her daim takım oyunu ile kazanmayı hedefleyen joker oyuncu.
Rıfat (34) pazarlama müdürü. Süslü akademik ve iş hayatı başarılarla dolu. Sonuca ulaşmak için her yolu mübah gören, damarlarında kan yerine başarı hırsı dolaşan profesyonel yönetici.
Serkan, iki senedir Rıfat’a bağlı çalışıyor. Tabi çalışmak denilebilirse. Rıfat yöneticilikte olduğu kadar ‘mobbing’ konusunda da ziyadesiyle profesyonel.
Kesiştikleri her alanda (toplantılarda, email, whatsapp, aktiviteler, tuvalet, yemekhane vb.) Allah ne verdiyse, etrafta insan var mı yok mu demeden, Serkan’a dalıyor. Etrafa malzeme vermeden kimseyi uyandırmadan tilki bayıltması ’mobbing’ i yapıyor:
‘Daha önce yapmış olduğum yorumları dikkate almamışsın ama yine de çok başarılı tebrik ederim.’
‘Üç boyutlu origami ile eşek yapma konusunu ne yaptık? Bir türlü statü alamadım da ondan soruyorum yanlış anlama!’
’Toplantı için bana da davetiye gönderdin mi? Herkesi gördüm kendimi göremedim de. Yanlış baktım herhalde. Neyse sıkıntı yok.’
‘Hala rakiplerimizin çok gerisindeyiz. Oysa ki planladıklarımızı doğru düzgün hayata geçirseydik hayatımız bu noktaya gelmeyecekti.’
‘Sunum yaparken hala çok heyecanlanıyorsun. O kadar prova yapıyoruz ama yine de sunumda patlıyorsun. Rahat bırak kendini. İyiliğini istediğim için söylüyorum.’
‘Maalesef bu tip işleri yapmayan bi ebem kaldı. Artık gerçekten fark yaratmamız gerekiyor. Burada da sana çok iş düşüyor. Otur adam gibi fark yaratacak işler bul!’
‘Güzel bir eğitim almışsın, güzel işler yapmışsın ama hala öğrenmen gereken çok şey var.’
‘Bu saatte çıkacaksan neden memur olmadın?
gibi söylemleri müteakip gerçekleşen hal ve tavırlar sonucuna filmin son sahnesinde Serkan balataları sıyırdı.
Zamanının neredeyse tamamı, milleti uyandırmadan, Rıfat’tan nasıl kurtulacağına odaklanarak geçmeye başladı.
Büyük bir kampanya lansmanına hazırlanıyorlardı. Kolayca tahmin edileceği üzere, Rıfat ortalığın anasını ağlatıyor; her şeyi defalarca kontrol ediyor, ettiriyordu.
Her zaman ki rutin psikopat kontrollerden sonra nihayet her şey mükemmeldi.
Akşam prime time da yayınlanacak olan reklam filmiyle kampanya başlayacaktı.
Tüm nefesler tutuldu. Film eş zamanlı olarak tüm kanallarda yayınlanmaya başladı. Kimsenin ifade edemediği ama hissettiği ters giden bir şey vardı.
Yayınlanan kopya ile orijinal onaylı kopya aynı değildi.
Filmin packshotından önce çok kısa süre gözüküp kaybolan, izleyicinin anlayamadığı ama rahatsız olduğu bir sahne vardı.
Hemen sosyal medya da konuşmalar başladı.
Film, yavaşlatılarak o sahne dondurulduğunda, alevli bir sevişme sahnesi zor da olsa seçilebiliyordu.
Haberin yayılması ile birlikte sosyal medya adeta yıkıldı.
Koskoca bir marka nasıl böyle bir hata yapabilirdi? Kanallar bunu nasıl fark etmemişti?
Rıfat, ağızından salyalar çıkararak sağa sola söverken kendisinin Twitter hesabından aşağıdaki tweet yayınlandı:
‘İlgi alanlarımı yayınlamaktan korkmayan bir markanın mensubu olduğum için gurur duyuyorum.’
Rıfat bu tweeti gördüğünde sandalyesinden düştü. Tüm bunlar nasıl olabilirdi? Hesabına erişemiyordu şifresi değiştirilmişti.
Konu sosyal medyada olduğu kadar şirket içerisinde de çok hızlı yayılmıştı. İşin ilginç yanı kimse Rıfat’a sahip çıkmaya tenezzül bile etmiyordu.
Tüm bu diyaloglar yavaş yavaş haber bültenlerine taşınırken Rıfat’ın hesabından bir link paylaşıldı. Link Rıfat’ın websitesinde girilmiş bir yazıya aitti. (rıfatsatafat.com) Halbuki Rıfat’ın bir web sitesi yoktu. En azından öyle biliyordu. Paylaşılan yazı ve sitenin diğer tüm içeriği pornografik görüntülerden oluşuyordu. Bu görüntülerin içinde Rıfat’ın da dahil olduğu photoshoplu görüntüler de vardı.
Bu paylaşımlardan sonra Google’da Rıfat Şatafat diye aramalar yapılınca ilginç sonuçlar ortaya çıkmaya devam etti. Çıkan sonuçların önemli bir kısmı pornografik içerikti.
Wikipedia’da Rıfat’ı anlatan makalede sapkın tavırları, zaafları, psikopat eylemlerinden detaylı bir şekilde bahsediliyordu.
Rıfat ile ilgili capsler, vine videoları adeta sosyal medyayı sallıyordu. Malzeme bol, konu taze olunca; içerikler büyük bir keyifle paylaşılıyordu.
Rıfat Şatafat diyalogları dünya çapında trending topic olmuştu.
Tüm bu yaşananlar sonucunda; hayatındaki tek gerçek olan ve her adımını muntazam bir planla deneyimlediği, işinden kovuldu.
Uzun bir süre insan içine çıkamadı.
Lansman peşinde koşarken kendisi lansman oldu.
Mahkeme kararıyla ismini değiştirdi ve yeni kimliği ile hayatını bu noktaya getiren/lerden intikam alacağı günü sabırsızlıkla bekliyor.
Tüm bu operasyonu Serkan mı yaptı? Bilinmez…
Serkan da olaydan altı ay sonra şirketten ayrıldı.
Dikey bir e-ticaret işi kurdu. Çalışanlarına saygılı, başarılı, huzurlu ve mutlu bir girişimci olarak hayatına devam ediyor.
“Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?”
Ömer Hayyam
Tek Yorum