Araf; kayıp, nereye ait olduklarını bilmeyen; veya bilmek istemeyen ruhların bekleme salonu; paralel düzlemde nefes alınabilecek bir evrenin var olma olasılığı.
Araf; nefes ile ölüm, sanal ile gerçek, geçmiş ile gelecek, iyi ile kötü, hüzün ile sevinç, çükübik ile fikibok, golgi aygıtı ile endoplazmik retikulum arasında kurulan köprü.
Arafın varlığının farkındalık düzeyi, bünyelerde hissedilmeye başlandığı an itibariyle nefes alınmaya başlanır. Ancak bünye daha önce nefes almaya alışkın olmadığından alınan ilk nefes ile birlikte ciğerler de yanmaya başlar.
Araf insanı, ciğerinin yanması pahasına düzenli olarak nefes almaya çalışan; kararsızlıkların, arada kalmışlıkların, hüzünlerin, depresif hallenmelerin insanıdır. Profesyonel hayat, hallenmelerin zirve yaptığı sürekli duran kalbi vurdurmaya ihtiyaç duyulan ortamlardır.