Soğuk ve karlı bir sabaha İstanbul’dan önce uyanmıştı. Ağızında, biriktirdiği pişmanlıkların kötü tadı vardı.
Geçmişini unutmaya çalışan biri için, maziden gelen her tat bir çeşit tehdit ya da tehlikedir; bunca yıl sıkı sıkıya kapalı tutulmuş kapılar onlarla zorlanır, bastırılmış anılar onlarla silkinmeye çalışılır, belleğin kuytularına inilmiş nice ayrıntı, onların sorularının tazelediği çağrışımlarla yeniden gün ışığına çıkar.
Uyanır uyanmaz eli her zaman aynı yere doğru, komidin üzerindeki sigara paketine doğru giderdi. Sigarasını yakarken karanlıkta kısa bir süre aydınlanan yüzünde yılların ve yaşanmışlıkların açtığı izler kolayca seçilirdi.
Yatakta yarılanmış sigarası ile geçiştirdiği maziden gelen tadı, tamamen yok etmek ve geçmişten güne uyanabilmek için kendisine filtre kahve hazırlardı.
Aç karnına, tok karnına, yatmadan önce, yattıktan sonra sürekli kahve içme alışkanlığı doktora yaptığı yıllardan kalma bir alışkanlıktı. Kahveyi alışkanlıktan öte bir yaşam biçimi haline getirmiş ve sıkı bir kahve tüketicisi ve entelektüeli olmuştu.
Yaşanmışlıklarının acı eşiğini unutmak, yeni bir hayat, yeni bir şampiyonluk diyenlerin Metin Ali Feyyaz’ı olan Alkol, Kahve, Sigara ile dostluğunu perçinlemişti. Gastrit ve Ülser’i yaşanmışlıklarına tercih edeli çok olmuştu.