"Enter"a basıp içeriğe geçin

Tatilde Nefes Alabildik mi?

Metropol insanının içine hapsettiği ve sesine kulak vermediği nehirler; kalbine akıttığı göz yaşları ile taşıp, kendisine rağmen denize ulaşır. Tatil fırsatları ile hüzünlerini deniz suyuna ve / veya doğaya katık yapabilenler; nefes almayı başarabilenlerdir.

Metropol insanının içine hapsettiği ve sesine kulak vermediği nehirler; kalbine akıttığı göz yaşları ile taşıp, kendisine rağmen denize ulaşır. Tatil fırsatları ile hüzünlerini deniz suyuna ve / veya doğaya katık yapabilenler; nefes almayı başarabilenlerdir.

Metropol’de nefes alınmıyor mu?

Hayır!

Oksijenimsi bir şey soluyoruz ama oksijen saflığından fersah fersah uzak.

Metropolde aldığımız nefes; maç esnasında sakatlanmış ve oyundan çıkması gereken bir futbolcunun saha kenarına gelip bacağına sıktırdığı ağrı kesici spreyden farklı değil. Acılarımızla hiç yüzleşmeden; sistem içerisindeki illüzyon bazlı anlık başarılar ve aferinler sayesinde acılarımızı halının altına süpürüyoruz. Halının altına bırakın birinin bakmasını, kendimiz bile bakmamak için veriyoruz kendimizi spreye Sık İbrahim Abi, biraz daha sık. Dizimin arkasına da sık. Hiç ağrı sızı kalmasın.”

Tatile nefes almaya giderken spreylerini de yanında götürenler, nefes aldıklarını düşünseler bile alamıyorlar. Çünkü anı yaşayamıyorlar. An kavramı o kadar değerli ve özel ki, en kısa zaman olsa bile doya doya yaşamak, hakkını vermek gerekiyor. Ancak anı yaşamak yerine “Dur yeme bi fotoğrafını çekelim”, “Dur atlama videoya çekelim öyle atla”, “Check-in olabildiniz mi?”, “Mekan ile ilgili Tweet atıp geliyorum” gibi eylemlerle, anı öteleyerek sistem içindeki doymak nedir bilmeyen kimliklerimizi besliyoruz.

Tatile Nereye Gidiyoruz…

“Siz hala ırgat gibi Antalya’ya, Çeşme’ye Bodrum’a mı gidiyorsunuz. Biz bu sene Yunanistan’dayız. Çok nezih, nitelikli bir yer. Denizi, plajları, alemleri daha güzel. Hem de daha ucuz.” 

“Tatilde Türk görmeye dayanamıyorum. Onun için her tatilde mutlaka yurtdışına çıkarız. Mümkünse Türklerin gitmediği yerlere…”

“Kaş’ta çok güzel bir butik otel bulduk. Her sene gidiyoruz. Çok memnunuz. Çok misafirperver ‘gerçek’ insanlar. Ev yemekleri, bahçeden sebze meyve de cabası. Daha ne istersin.”

“Çeşme’de yazlıkta olacağız.”

“Bodrum’da villa kiraladık. 7 odalı, müstakil havuzlu, deniz manzaları. Hangover 4’ü çekeceğiz.”

“Arkadaşlarla tekne turuna çıkıyoruz. Ayaklarımız karayı unutsun, deniz ruhumuzu avutsun istiyoruz.”

“Mykonos’ta çılgınlar gibi eğlenmeye gidiyoruz.”

“Tekne zaten yaz kış Göcek’te tekne ile çıkarız. Amele gibi ayda yılda bir tekne kiralayanlardan değiliz.”

“Asos’ta kalabalıktan uzak anı yaşamak istiyorum.”

“Cunda’da aile ile rakı balık keyfi”

“Çoluk çocuk premium bir tatil köyünde her şey dahil kafasına giriyoruz.” 

Tatile Nasıl Gidiyoruz…. 

Grup halinde, arkalı önlü, sellektörlü – küfürlü – yarışmacalı – şakalaşmalı otomobil ile 

“Benzin parasını paylaşırsak bizim araba ile gidebiliriz”. Tek araba insan kombosu

Business Class uçulmasa veya CIP’ye giriş için gerekli kartlar olmasa bile CIP’ye check-in olarak uçak ile

Uçak camından ‘Kanat ve Gökyüzü” temalı fotoğrafı çekip. “Tatil başlıyoooooooor” diyerek

“Tatil Başlasııııınnnnn…” Fotoğrafları koyuyoruz (CIP Lounge’ta Boarding Pass, Direksiyondan Otoban Kadrajı, Havalimanında Check-in, vb)

“Eskihisar’da / Eceabat’ta hayvan gibi kuyruk var.” Eskihisar / Eceabat kuyruğundan bir photo, trafik durumu ekran görüntüsü paylaşıyoruz.

Biletini önceden alan kraldır. “Siz amele gibi kuyruklarda sürünürken biletimi veririm tatilime giderim” mesajını veriyoruz. 

Tatilde Ne Yapıyoruz… 
Çocuğum ve Ben Paylaşımları: “Berk’in ilk deniz deneyimi”, “Sudenaz Kids Club’ta”, “Babasının Oğlu”, “Annesinin Kızı”, “Pelinsu Çocuk Discosunda Sahnede”, “İdilcan, doğada meyve sebze toplarken”, “Anneanne ve Dede ile Kumdan Kaleler Yapmaca”, “Hayattaki tek kıymetlim”

Sevgilim ve Ben Paylaşımları (Kadın)*:  “Birbirimizi çok seviyoruz”, “Tatile birlikte gittiğim sevgilim var, boş değiliz.”, “Çılgınlar gibi eğlenirken biz”, “Sevgilimin omuzunda ben”, “Karşılıklı yemek yerken biz”, “Teknede sarmaş dolaş biz”, “Exlere kapak olsun.”

* Bu kategorinin erkek versiyonu bulunmamaktadır. Çünkü erkekler genelde, ne olur ne olmaz potansiyel olabilecek kısmetleri kapatmayalım ve abaza arkadaşlarına malzeme olmaması cihetiyle sevgilileriyle olan fotoğraflarını çok fazla paylaşma eğiliminde değildir. 

Kocam ve Ben Paylaşımları**: “Kocam beni hala çok seviyor. Çatlayın”, “Beni hep güzel yerlere getirir.”, “Aşkımız ölmedi.”, “Evimin erkeği. Çocuklarımın babası.”

** Bu kategorinin erkek versiyonu bulunmamaktadır. Çünkü erkekler genelde, ne olur ne olmaz potansiyel olabilecek alternatiflerin yolunu kapatmamak ve  arkadaşları arasında malzeme olmaması cihetiyle eşleriyle olan fotoğraflarını çok fazla paylaşma eğiliminde değildir. 

Evcil Hayvanım ve Ben Paylaşımları: “Biber de ailemizin bir parçası O olmadan asla”, “Rex suya atlarken”, “Yatakta gözümü yeni açmışken yüzümü yalayan Angel”, “Bira içerken Yaman”, “Balkon’dan halı çalarken Şanslı” 

Doğa ve Ben Paylaşımları: “Tarlada patlıcan toplarken ben”, “Yolda kirpi bulduk. Bağrımıza bastık.”, “Keçi ve Ben”, “Dalından domates yerken ben”

Yunanca Checkinler yapıyoruz. “Vay anasını amma gezdiler.” mesajını veriyoruz. 

Yurt dışında hiç durmadan şehir şehir geziyoruz. “Tam 8 günümüz var. Suyunu çıkarabildiğimiz kadar gezelim. Her yerde selfie yapalım. Alem görsün. Ne gezdiniz anasını satayım desinler.” 
Ruh halimizi, yabancı dile hakimiyetimizi ve dünya vatandaşlığımızı yansıtan  İngilizce paylaşımlarda bulunuyoruz. 

Kahvaltı fotoğrafları paylaşıp, “Nerede bulacaksın böyle dalından sebze, meyve, organik malzemeleri İstanbul’da” diyoruz.

Akşam yemeğinde mutlaka telefonları garsona verip toplu fotoğraf çektiyoruz. “Bak bu kadar kişi geldik. Keyfimiz gıcır. Gelenleri tagledik. Gelmeyenlere kapak olsun.” mesajı veriyoruz.

Kaldığımız otel odasının manzarasını mutlaka en doğru kadraj ile paylaşıyoruz. Çok iyi bir manzara yok ise, başka bir manzara çekip, “İşte odamızın manzarası” diye yedirmeye çalışıyoruz.

“Havuzda türlü türlü şebeklikler, atlamalar, zıplamalar yapıyoruz. Mümkünse bu atraksiyonları video ile paylaşıyoruz. (gece de giriyoruz çok fırlamayız, çok eğleniyoruz, çok çılgınız)

Deniz kenarında mutlaka bir loca kapatıyoruz. Loca’yı, içindekileri, konumunu, diğer insanlardan nasıl farklılaştığımızı mutlaka paylaşıyoruz. 

Götürmüş olduğumuz n adet mayonun hepsi ile mutlaka fotoğraf çekiniyoruz ve paylaşıyoruz. “Yuh amma kreasyon yapmış. Ne kadar çok mayosu var” mesajını veriyoruz.

Kiteboard, windsurf gibi her sahilde kolayca herkesin yapamayacağı aktiviteleri nasıl yaptığımızı gösteriyor ve “Ulan helal olsun kıza ne farklı yetkinlikleri var biz hala amele gibi deniz yatağına binelim” hissiyatını veriyoruz.

Sürekli havalı manzara kadrajı peşinde koşuyoruz. Buldu mu çekip paylaşıyoruz.

Teknede uzaklara bakarken fotoğrafımızı çektiriyoruz.

Teknede sevgilimizle kollarımızı açarak Titanic pozu veriyoruz.

Teknede güneşlenirken, kopmuşken farklı açılardan paylaşımlarda bulunuyoruz. “Nasıl hayatlar yaşayanlar var anasını satayım” dedirtiyoruz.

Yelkenli dümeninde fotoğraf çektirip ve “İstanbul’da da boş zamanlarımda Yelken sporu ile uğraşırım.” mesajını veriyoruz.

Sabahları erken kalkıp sporumuzu ihmal etmiyoruz. En az 10 km koşuyoruz ve koştuğumuz mesafeyi sosyal medyada paylaşarak “Helal olsun be tatilde bile kendine bakıyor.” mesajını veriyoruz. (Pilajda pilatesi de ihmal etmiyoruz)

Mümkün olduğunca ünlülerin olduğu mekanlarda / kadrajlarda yer almaya çalışıyoruz ve “Biz zaten x ile … dan tanışırız. Çok samimiyiz. Sevişiriz.” imajını oluşturmaya çalışıyoruz.

Bikinili paylaşımlarda   mümkün olduğunca göğüsleri ve kalçaları; duruş açısı ile, kadraj ile optimize ediyoruz.

Mayo üzerine giydiğimiz, pareo vb kıyafetlerde fark yaratıp tarzımızı yansıtıyoruz kalçaları kapatıyoruz.

Su altında türlü şebeklikler yaparak, herkesin sıradan fotoğraf paylaştığı evrende su altı ile farklılaşıyoruz.

Entelektüel derinliğimizi yansıtan kitapları havlunun üzerine serip fotoğraflıyoruz. Böylece tatilde de entelektüel derinliğimize ne kadar önem verdiğimizi gösteriyoruz.

Yattığımız yerden bacaklarımızı dizlerden kırarak çekiyor ve “Ne güzel bacakları varmış. Bu zamana kadar görememiştik.” mesajını veriyor aynı zamanda o kadar acı çekerek yapılan ağdanın da hakkını veriyoruz.

Graffiti veya duvar sözü önünde fotoğraf çektirip sanatsal ve mesaj içerikli yönümüzü ön plana çıkarıyoruz.

Her paylaşımımıza sonsuz ve kreatif hashtagler koyuyoruz. Böylece hem takipçi kazanıyoruz. Hem de ne kadar hakim olduğumuzu gösteriyoruz.

Sürekli sağda solda kolaylıkla bulunamayacak farklı güneş gözlükleri ile 23 cm den Selfieler çekiyoruz.

Sabahları kalkar kalkmaz makyajsız da güzel olduğumuzu gösteren Selfieler çekiyoruz.

Özgün sanatsal videolar paylaşıp, tatili amele gibi deneyimleyenlerden olmadığımızı gösteriyoruz.

Türk Kahvesi / Çay / Alkol Bardağı odaklı arkaplanı deniz olan fotoğraf paylaşımı ve “Tatil Keyfi” mesajı

Küçükken tatildeki halimizle şimdiki halimizi yan yana koyarak, “ Aaa canım çok şekermiş. Hiç değişmemiş. O zaman da çok güzelmiş. Hala çok güzel. Yıllardır buralara gelirmiş vs” gibi mesajları veriyoruz.

Gün sonunda Z raporu olarak, gün içerisinde yapmış olduğumuz çılgın faaliyetleri özetleyen fotoğrafların kolajını paylaşıyoruz.

Gecelerimiz çok hızlı geçiyor. Çılgın gece partilerine katılıyoruz. Şuurumuz bavulunu toplayıp gidene kadar içiyoruz.

Çok içtik, alkollü iken çılgın fotoğraflarımız…

“Şu andaki ruh halim”, “X olunca ben” kod adlı capsleri paylaşıyoruz.  (Tatil Capsleri )

Tatilde bile çalışıyoruz paylaşımları. Bilgisayar, ipad ile “Çok yoğunum. Ne yapayım işler beni bırakmıyor” mesajı

Gün batımında havalı bir manzara fotosu çekerek. “Tatil bitti, yolculuk başlıyor. Üzgünüz.” diyerek donuş yoluna koyuluyoruz.

Son tahlilde, sistem kimliklerini metropolde bırakarak, anı deneyimleyip tatil esnasında nefes almayı başarabilenler: nefesinizi vermeyin. İçinizde kalsın….

03.08.2014 Tarihinde Radikal’de yayınlanmıştır. 

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir